G-3 Türk silahlı kuvvetleri tarafından uzun süre kullanıldı. Alman lisansıyla MKE tarafından üretildi.
Almanların mermi dolumunda kullandığı barut zaten yüksek olan etkisini zirveye çıkarıyordu.
Terörle mücadelede G3'ler, uzun menzilli olduğu için tercih ediliyor.
Terör örgütü tarafından kaçırılan askerlerin 'silahlarımız tutukluk yaptı' savunmasının ardından gözler Mehmetçiğin kullandığı G3 marka piyade tüfeklerine çevrildi. TSK'nın Kalaşnikof yerine G3'leri tercih etmesinin en önemli nedeni daha güçlü ve öldürücü olması.
Dağlıca baskınının ardından terör örgütünün kaçırıp 14 gün sonra teslim ettiği askerler kendilerini, 'silahlarımız tutukluk yaptı' şeklinde savundu. Askerlerin açıklamalarından sonra kamuoyunda TSK'nın, Kalaşnikof (AK-47) yerine, hantallığı ve namlusunun çabuk şişmesiyle bilinen G3'leri neden tercih ettiği konusu tartışılmaya başlandı.
İç güvenlik birliklerinde kullanılan silahların büyük kısmı Alman yapımı G3 piyade tüfeğinden oluşuyor. Dünyanın en çok tutukluk yapan silahı olarak da bilinen G3'lerin ağır ve Kalaşnikof'a göre daha hantal olmasının yanı sıra önemli avantajları da bulunuyor. Öncelikle uzun, setli ve yivli namlusu sayesinde G3'ler, Kalaşnikof'lardan çok daha güçlü. Namludaki set ve yivler, merminin ekseni etrafında dönmesini ve hedefe tek bir noktadan girdiği halde çıkışında bu dönme etkisi sayesinde bölgesel bir tahribat yapabilmesini sağlıyor. Öyleki, 100-150 metre mesafeden kola veya bacağa isabet eden bir mermi uzvun kopmasına bile yol açabiliyor.
Namlu uzunluğu 45 cm olan G3'lerin etkili menzili de Kalaşnikof'lara göre daha uzun. Dakikada 600 mermi atabilen silah, hedefi 400 metreden etkisiz hale getirebiliyor. Kalaşnikof'larda ise söz konusu mesafe 300 metreye kadar düşüyor. G3'lerin en önemli ve tercih sebebi özelliklerinden biri de isabet oranının daha yüksek olması. Kalaşnikof'larda özellikle seri atışlarda büyük sapmalar yaşanırken, G3'lerde bu sorun minimize ediliyor. İsabet oranının yüksek olması da silahın daha öldürücü olması sonucunu doğuruyor. G3'lerin önemli avantajlarının yanı sıra bazı dezavantajları da var. Bunların en önemlisi Kalaşnikof'a göre daha ağır olması. Şarjörsüz ağırlğı 4,4 kg olan silah, mermilerle birlikte 5 kiloya yaklaşıyor. Kalaşnikof'un ağırlığı ise 4 kiloyu bulmuyor. İkinci olarak G3'lerin namluları 50-60 mermiden sonra şiştiği söyleniyor. Biz şahit olmadık ama G-3 zaten seri atış için değil isabetli vuruşlar için yapılmış.
Kalaşnikof'larda ise namlunun şişmesi gibi bir sorun yok. Ayrıca G3'lerin en ufak tozlardan bile etkilendiği iddia ediliyor. Ancak biz çamura gömülmüş G-3 tüfeğin çıkarılıp suyla yıkandıktan sonra çalıştığını da görmüşüz. AK-47'ler toz, toprak, çamur gibi doğa şartlarından etkilenmiyor.
Bu doğru: AK-47'lerin şarjörünün 30 mermi alması da diğer bir avantajı. G3'lerde bu rakam 20'ye düşüyor. Ancak, G-3 mermisiyle hedefi vurma şansımız daha fazla.
G3'lerin temizlik ve bakımı da Kalaşnikof'lara göre daha zahmetli. Kalaşnikof'lar, 2 dakikada sökülüp bakımı yapılıp tekrar monte edilebilirken, pimli olan G3'lerde bu işlem 4 dakikayı buluyor deniyor ki doğrudur.
Bundan sonra MPT 76'yı konuşup yazacağız.